Yunus Emre bir derviş, Yunus Ermeyi anma gününde temsili bir derviş heybesinden katılımcılara alıç dağıtır. Ama dervişlerin hepsinde nerde ise iki gözlü dokuma heybe bulunur. Ama neden dervişler hep heybe ile dolaşırlar hiç merek ettiniz mi? Gelin bir dervişe sorulan kıssa ile neden taşıdıklarını birlikte öğrenelim.
Ben hep merak ederdim;
Dervişler neden heybe taşır?
Çok araştırdım. Sonuçta 'kimseye yük olmamak için bu heybeyi taşıdıklarına karar verdim!'
Yiyecek, içecek ve diğer lüzumlu eşyalarını bu sırtlarındaki heybede taşıyorlardı.
Ama işin aslını yıllar sonra öğrendim. Tesadüfen bir toplulukta konuşurken, sofiye denk geldim. İşin aslını o açıkladı.
Herkese sorduğum soruyu O'na da sordum;
Dervişler neden heybe taşır?
Sofi; Önce bize baktı. Sonra gözlerini uzaklara dikti. Derin derin düşünmeye başladı.
O düşünürken ben de içimden dedim ki;
Bu da ötekiler gibi cevap verecek;
Eşyalarımızı taşıyoruz, diyecek! Ben de yine cevabı aramaya devam edeceğim.'
Ama bu kez öyle olmadı.
Sen biliyor musun, dedi? Dervişlikte her eşyanın bir manası vardır.
Evet, dedim. Bazılarını biliyorum. Fakat heybenin cevabını bulamadım.
Biliyorum, dedi. Ben de bir zamanlar senin gibi merak ederdim. Bunu da Şeyh'ime sordum.
Hiç unutamayacağım cevabı O verdi.
Nedir, dedim?
Dervişler Allah Yoluna baş koymuş insanlardır. O yüzden hep Hak'ka ve Halka hizmet için vardırlar. Bu düsturu kendilerine hizmet saymışlardır. O sebepten iyiliği hiç unutmazlar. Hep iyilik yapmak için çalışırlar. Kötülüğü ise hep unuturlar. Onların bu davranışları Halk içinde Atasözü olmuştur;
İyilikten iyilik, kötülükten ise kötülük doğar!'
İşte bu yüzden yapılan kötülükler unutulmalı, iyilikler ise devam etmeli. Kötü sözleri ve yapılanları bazen duymamalı, bazen de kulak ardına atmalı. İşte Dervişler bunun için heybe taşırlar.
Nasıl, dedim? Ben bir şey anlamadım!
Basit, dedi. Ben de Şeyhim anlattığında senin gibi bir şey anlamamıştım. Aynı senin gibi sordum;
Nasıl yani? Ne demek istiyorsun?
Basit, dedi. Dervişin sırtındaki bu heybe;'Dervişin zikridir! Dervişin fikridir!'
Derviş, yapılan iyilikleri heybenin ön gözüne, yapılan kötülükleri ise arka gözüne doldurur. Lazım oldukça ön gözünü açar, bakar, onları asla unutmaz. İnsanlara ihtiyaç oldukça oradan alır, dağıtır. Kötülükleri ise asla açmaz. Onlar hep heybenin arka gözünde kapalı olarak kalır. Unutur gider. İşte bunun için Dervişler Heybe taşır.
Durdum. Düşündüm!
Yıllardır aradığım cevap buydu sanırım.
Sadece;
Haklısını, dedim. Sağ ol! Dervişin Heybesinin ne işe yaradığını şimdi daha iyi anladım...
Allah senden razı olsun.
Güldü.
Uzun uzun bana baktı. Sonra;
Bana müsaade, dedi. Gitmem gerek. Hoşça kalın. Allah'a emanet olun!
Hep birden;
Güle güle, dedik. Sen de Allah'a emanet ol. Yolun açık olsun Sofi!
Dervişin neden heybe taşıdığını zannedersem öğrenmiş olduk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.