• BIST 9724.5
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara 4 °C

Kaplıcalara Gitsem Ağrım Geçer Mi?

Abdullah Güdendede

Dünya üzerinde ki tüm mahlûkat insanoğlunun hizmetine sunulmuş, onlardan en verimli şekilde istifade edilmek istenmiş bu süreç ilk insandan günümüze kadar devam etmiştir… İşte medeniyetlerin çok eski dönemlerinden günümüze kadar yer altından çıkan sular, çamur ve kil kaynakları vb. her dönem bir merak konusu olmuştur Bu doğal kaynaklardan nasıl istifade edileceği konusunda çalışmalar yapılmış, bölgeye özgü olmaları ve iletişim imkânlarının kısıtlı olmasından dolayı farklı bölgelerdeki kaynaklardan haberdar olmak ve istifade etmek geciktirmiştir.

Kaplıcalar ise çoğu zaman hastalıklarına şifa arayanların sıkça başvurdukları yöntemler arasında yer almaktadır. Fakat zaman zaman çeşitli sorunlar çıkmış aynı kaplıcaya giden insanlardan bir kısmı olumlu yönde görüş bildirirken diğer kesim olumsuz yönde etkilenmiştir. İşte çağımızda bu alanla alakalı insanların yoğun ilgisinin neticesinde ortaya çıkan ‘sağlık turizmi’ kapsamlı bir organizasyon haline gelmiştir. Hastalıkların formal bir yapıda değerlendirilmesi hastalıkların tanısının konması ayrı bir süreç olarak işlerken öte yandan kaplıcalarda ki sularında içerikleri detaylı bir incelemeye tabi tutularak bilimsel verilerin ışığında sular değerlendirilmeye başlanmıştır. Böylelikle kaplıca; fizik tedavinin Hidroterapi(su ile tedavi) alt grubunda bir bilim dalı olarak kendine yer edinmiştir.

Peki, tam olarak kaplıca tedavisi nedir? Balneoterapi; yer altı kaynaklı doğal “şifalı” sular, çamurlar ve iklimsel faktörlerle yapılan banyo, içme ve inhalasyon(soluma) kürleri şeklinde uygulanan bir uyarı-adaptasyon tedavisi yöntemidir. Etki mekanizması olarak ise üç faktörden bahsetmek gerekir: İlki termal etki; suyun sıcaklığının etkisiyle vücut sistemlerinin uyarılması ve aktive edilmesi yoluyladır. İkinciyse biyokimyasal maddelerin deri yoluyla vücut metabolizmasını etkilemesidir. Üçüncüsü de suyun mekanik özelliğinden kaynaklanan etkileridir.Kaplıca uygulamaları sadece hastalar için değildir. Bu bağlamda kaplıcayı koruyucu yaklaşımlardan biri olarak ta görmek mümkündür. Genel iyilik halinin artırılması, stresin kaçınılmaz olduğu çevreden uzaklaşma, doğal ortamdan istifade etme, vücutta biriken toksik maddelerin atılımı gibi diğer birçok koruyucu öğeyi içinde taşımaktadır. Tedavi amacıyla kullanımına geri dönecek olursak; kaplıcalara gitmek isteyen hastalarımız profesyonel yardımdan ziyade fısıltı gazetesinden duyduğu haberlere göre kendi hastalığının ne olduğuna bakmaksızın rahatsızlığına iyi geleceğine inandığı kaplıcaya gitme yolunu tercih etmektedir. Bu noktada gözden kaçırmamamız gereken husus; her hastalığın farklı bir mekanizmasının ve her şifalı suyun kendine has bir içeriğinin olduğudur. Bu noktaların doğal bir sonucu olarak kaplıcalar bazı hastalıklara iyi gelirken bazılarında zararlı etkiye sahip olabilmektedir. Örneğin; İltihaplı romatizmal hastalık tanısı konmuş bir hastanın özellikle hastalığın alevlenme dönemlerinde sıcaktan uzak durması gerektiği düşünülünce kaplıca tercihi doğru olsa bile dönem yanlış olduğu için faydalanamamakla kalmayıp zararla döneceği malumdur. Daha da dikkat etmemiz gereken husus; Birkaç hastalığın birlikte bulunduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Şeker hastalığı(DM), ilerlemiş kalp, böbrek, karaciğer ve akciğer hastalığı, hamilelik, doğum sonrası dönemler, kalp krizi geçirmiş hastalar, değişken yüksek tansiyon(hipertansiyon), nöbet geçirme riski vb. gibi durumlarda kaplıca tedavisinden faydalanmak yasaklanabilmektedir. Bu tedavileri almakla yetinmeyip akabinde tedavinin iyi etkilerini devam ettirmek amacıyla fizyoterapist tarafından egzersiz başta olmak üzere verilen program çizelgelerine uymak gerekmektedir.

Bu süreç verimli olarak değerlendirildiği takdirde kas-iskelet sistemine ait problemler, ortopedik, nörolojik ve romatolojik hastalıklar başta olmak üzere diğer pek çok hastalıklarda fizik tedavi ile kombine edilen kaplıca tedavilerinin etkileri artmakta ve hastanın kaplıca dışı takibiyle beraber hasta memnuniyeti, genel iyilik hali ve yaşam kalitesinde artışlar gözlenmektedir. Bu tedaviden en verimli sonucu alabilmek için yönlendirme büyük önem taşımaktadır. Tercih edilecek organizasyonların profesyonel bir ekiple çalışıyor olmasına özellikle dikkat edilmelidir. Tedavinin ise belirli periyotlar ile tekrarlanması ve geri kalan zaman diliminde de fizyoterapistin çizdiği programın aksatılmaması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.

Sağlıklı, mutlu, ağrısız günler dileğimle…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2010 Haber Bölge | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0534 325 83 00