FİZİK TEDAVİ VE GÜNCEL SAĞLIK SORUNLARI
Abdullah Güdendede
30 Mayıs 2013 Perşembe 12:40
Vücut Düzgünlüğümüz
Evren deki her şey bir düzen içinde yaratılmıştır. Makro âlemden mikro âleme kadar her yaratılan en ufak bir hata yapmadan, kendisine yüklenen vazifeyi sürdürmektedir. Makro âlemde nasıl güneş sistemi uyum halindeyse, mikro âleme yani hücrelerimize kadar indiğimizde karşımıza muhteşem bir uyum çıkmaktadır. Tabiatta bu ilahi yaratılış gereği ahenk içindedir. Renklerin uyumu ve oyunu bile onu göreni büyülemektedir. Tabi, insanoğlunun ufak bir müdahalesiyle tabiri caizse her şeyin çivisi çıkabiliyor. Çok ufak gibi gelen bir varlığın ortadan kaldırılması öyle bir dengenin bozulmasına yol açıyor ki sonunda yine olan insanoğluna oluyor ve hemen çözüm için çırpınmaya başlıyor...
Bütün bu harika düzen ve dış müdahalelerle oluşabilecek bozgunluk haline, insanın kendi fiziki hatta psikolojik yapısında da rastlanabilir. Hayata gözlerimizi açtığımız andan ebediyete olan yolculuğumuz boyunca bu uyumla çalışan aynı bedeni kullanmak zorundayız. Bu beden içindeki uyumu bozmadan korumak ve nefes aldığımız müddetçe en verimli şekilde kullanmak sağlığımız açısından da gerekli olmakla beraber aslen kendimize olan en büyük borcumuzdur. Bir yaş civarında yürümeye başlamamızla birlikte yer çekimine de meydan okumuş oluyoruz. İki ayak üzerinde durmaya başladıktan sonra gün içindeki aktivitelerimize göre yatma, oturma, eğilme, yürüme gibi aktiviteler için vücut şeklimizi değiştirmemiz gerekecektir. Hareketli ve durağan pozisyonlarımızda ise vücut eklemlerimiz arasında açılaşmalar olacaktır. Bir kaldıraç sistemi ya da makara sistemi gibi eklemlerimizden yararlanarak kaslarımız diğer yapılarla birlikte hareket etmemizi, yer çekimine karşı koymamızı ya da bir pozisyonda durmamızı sağlar. Düzgün duruş(postür) ise ‘ vücudun her kısmının, kendisine bitişik segmente(eklemlerden her biri) ve bütün vücuda oranla en uygun pozisyona yerleştirilmesidir.’ Bunun içinde kasların çalışması ve bağların desteği ile sabit bir pozisyonu sağlamak veya bir hareketi oluşturmak için birçok kasın ahenk içinde çalışması gerekir.
Duruşumuz üzerinde ise çoğu faktörün etkisi vardır. Devam eden kötü duruş şekilleriyse eklem hastalıklarından yorgunluğa, baş ağrısından solunum problemlerine, iç organ bozukluklarından ruhsal sorunlara kadar geniş bir yelpazede hastalıklara sebep olmaktadır. İş hayatında masa başında çalışan esnaf ya da memurun zamanla boyun ve sırt ağrısı, diz ağrısından kaçınarak yürüyen bir kadının ilerleyen zamanda bel ve boyun ağrısı, bilgisayar başında çalışan birinin el ağrısı, sürekli ders çalışma masasında sınava hazırlanan öğrencinin sırt ağrısı şikâyetlerinin başlaması gibi sorunlar hep bu duruş bozukluğunun sonucudur. Bilinçsiz egzersiz yaparak kaslar arasındaki kuvvet dengesini bozup ‘bana egzersiz iyi gelmiyor’ diyerek şikâyet ederiz. Hani bizde hep karın kasları için mekik çekilir ama nedense sırt kasları unutulur ya da dambılla kol ön grup kası kuvvetlendiririz de arka grup hiç aklımıza gelmez, ya da kuvvetlendirmeleri karşılıklı yaparız da kısalık olan kası germeyi ihmal ederiz. İşte bu yüzden bedenimiz hep aynı problemlerden muzdariptir. Temel sorunlar; kötü duruş, hatalı ya da eksik hareket… Bu bağlamda kötü duruş; hatalı oturma, ayakta durma, uyuma pozisyonları, çalışma ortamının vücut yapısına göre olmaması, yatak ve yastık seçimi hataları, aşırı kilo(BKI>30) , psikolojik problemler, kazalar ve yanlış egzersiz alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır.
Peki, ne yapmalıyız? Yatış pozisyonu olarak sağ tarafımıza dizlerimizi bükerek mümkünse arasına da ufak bir yastık, başımıza da boyun boşluğumuzu dolduracak çok yumuşak olmayan bir yastık koymalıyız. Oturma da bel kavsimizi destekleyecek biçimde sırt eğriliklerimizi koruyarak, öne eğilmekten sakınarak, dirsek 90 ve 135 arası açı yapabilecek masayla, diz ve kalça eklemleri 90 açı yapacak şekilde mümkünse ayakaltına destek koyarak oturulmalıdır. Başımızın sürekli öne eğik durması yerine ekranın başımıza göre ayarlanmasını sağlayabiliriz. Eğilme pozisyonlarında doğrudan belden eğilmek bele vücut ağrılığımızın 10 katı! Yük bindireceği için dizlerimizi bükerek eğilmek gerekir. Taşımamız gereken yükü mümkünse ikiye bölerek ya da tek parçaysa vücudumuza yakın tutarak taşımak en doğrusudur. Ayakta durmak zorundaysak bu iş hayatında, ev işlerinde ya da gün içinde olabilir, ufak bir destek karşıya konup ayaklar sırasıyla onun üzerine koyarak çalışılabilir, bacaklar aynı hizada tutulmamaya özen gösterilmelidir. Egzersizler ise mümkün olduğunca fizyoterapiste danışarak yapılmalıdır. Tek taraflı kuvvetlendirmelerden sakınılmalı ve kısalma eğiliminde olan kasların gerilmesi ihmal edilmemeli... Kabaca karın kaslarını kuvvetlendiren birinin sırt kaslarını, bacak ön grup kaslarını kuvvetlendirirken arka grup kasları unutmaması, aynı kasların germelerinin de yapılması gerektiği gibi…
Vücudumuz hareketsizken bazı kas gruplarımız aktiftir ve vücut hareketlendiğinde uyum içinde çalışır, bizim yapmamız gereken vücudumuzun dilini öğrenmek ve onu en güzel şekilde kullanmaktır. Vücut düzgünlüğünün sağlanması, bizim daha az yorulmamıza, gün içerisindeki ağrı problemlerimizin azalmasına ve ilerde oluşabilecek sağlık sorunlarının önüne geçmememize yardımcı olur. En önemlisi hayatımızın sonuna kadar aynı bedeni kullanmak zorunda olduğumuz gerçeğini asla unutmamaktır. Hülâsa hayatımızla alakalı her şeyde olduğu gibi vücudumuz içinde en iyisini düşünmeliyiz.
Sağlıklı, mutlu ve ağrısız günler dileğimle…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2010 Haber Bölge
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.