24 Aralık 2024
  • İstanbul10°C
  • Ankara2°C

SEVGİLİLER GÜNÜN DE NEYİ SEVDİNİZ?

14 Şubat 2013 Perşembe 12:38

Dün sevgililer günü idi, neyi sevdiniz kimi sevdiniz? Sevgi sadece karşı cinsinizi sevmek değil, neye ilgi duyuyorsanız onu seviyorsunuz demektir.  Bende bu yazıyı iki gün önceden yazmama rağmen sevgililer gününü kutlayanlarla bu yazıyı paylaşayım diye bir gün sonraya bıraktım. Sevgi çok farklıdır, nedir o sevgi, kimisi eşini sever, kimisi yaratanı sever, kimisi doğayı sever, kimisi arkadaşını, kimisi kedi ve köpeğini sever. Dolayısı ile neyi çok seviyorsanız ona aşıksınız demektir.

       Eskiden evlenecek gençler birbirini görmeden görücü usulü ile evlenirlerdi. Hatta öyle enteresan şeyler duyardık ki, evlenecek gençlerin çoğu birbirini hiç görmeden, sözlenirken, bazen de beğenmez diye daha görüntülü ve yakışıklı gençler uzaktan gösterilirmiş ve söz kesilirmiş. Bizim kuşak ve bizden evvelkiler bunu sıkça anlatırlar.

       Bu kuşaklar arasında hediyeleşme, bir gül yâda karanfil götürmeyi bırakın insanlar birbirini görmezmiş. Bende şahsen o görgüden mahrum erkeklerdenim desem yalan olmaz. Bana deseniz sevdiğinize bir gül götür yâda hediye al, gidip bir gül yâda çiçekler içinde en sevdiğim karanfillerden bir demet alıp gitmeye utanırım. Bu sevgisizliğin, yâda sevmemenin bir sonucu değildir, görmemenin yâda alışık olmayan kuşağın genci olmamızdandır. Sevgilerimizi dışa vuramayan erkeklerdeniz.

       Burada şunu söylemek isterim, belki de bir hanımın gönlünün fethedileceği bir durum ona hediye almak, yâda ona bir gül götürmek kadar güzel bir şey olamaz. Kadınların kalpleri çok yufka ve nazik olması nedeni ile küçük şeylerle mutlu olabilirler. Küçük jestlerle mutlu olmak kadar sadakat da çok önemlidir, küçük jestlerle mutlu olanların arasında sadakat ve saygı zamanla olmayabiliyor ve sonunda mutsuzluklar yaşanabiliyor.

       Ben hep şundan yanayım, sevginin yanında sadakat ve saygı önde olsalardı. Kuru sevgi bazen hiçbir işe yaramıyor, insanların birbirlerine saygılı ve anlayışlı olması kadar güzel bir şey yok. Birbirlerini çok seven insanların birbiri ile yaşamaya başladıklarında öyle önemli sorunlar ortaya çıkıyor ki, sevgi denen lanet son sırayı alabiliyor.

       Aslında 14 Şubat sevgililer günü olması yerine sevenlerin sadakat ve saygı günü olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Neden derseniz eskilerin bir deyimi var, “bekara kadın boşamak kolay” derken. “ bekarları kendine bırakırsan allı pullu kimi görse onunla evlenir” derler. Hele bir deyim daha var ki, “kızı kendi haline bırakırsan ya a…… yada ç……..ye kaçar” derler.

       Sadakat, anlayış ve saygı denen bir olayı önce gençler öğrenmesi gerekir. Sevgi denen olay bazen hevesten öteye gitmeyebiliyor. Bazen kuru sevgi ve beğeni sonucu alel acele evlenen gençler kısa zaman sonra biz anlaşamıyoruz diyebiliyorlar. Peki, o zaman bundan en çok kimler etkileniyor, aileler etkileniyor ve huzursuz oluyor.

       Elbette anlaşamayan, yâda aralarında sevgi kalmayan insanlar kavga gürültü etmeden medenice ayrılabilmeliler. Ama yıldırım aşkına tutulanlar ne oluyor da çok kısa zamanda aşk ateşleri sönüp kül oluyorlar. Dün birbirlerine yanıp tutuşanlar bir bakmışınız iki karşı kanlı kinli düşman.

        Öyleyse evlilikte anlayış, sadakat, saygı ve sevgi olmalı. Çok seven insanlarda birbirlerinin ufak tefek kusurlarını görmemeliler. Burada en büyük sorumluluk kadınlara düşüyor, fazla dırdır ve istek ailede huzursuzluğun baş kaynağıdır. Hele eşinin gelir ve giderlerini düşünmeden aşırı taleplerde bulunan hanımlar kavganın baş sorumlusu oluyorlar. Hanımlar arasında gün yapmalar, birbirlerine masraflı ziyaretler ailelerin bütçesine yük getiriyorsa hanımlar bundan kaçınmalılar. Kaçınmayan hanımlar ile eşleri arasında ekonomik kavgalar çıkıyor ve bunun ardından da şiddet geliyor.

      Şiddete kesin karşı bir insanım, şiddet aciz insanların başvuracağı bir yol. Ancak eşi aciz olan hanımların bazen bunu tetiklediğini düşünüyorum. Şiddetin her zaman erkek tarafından başvurulduğunu düşünmüyorum, bunu zaman zaman hanımların zorladığını düşünüyorum. Aşırı dırdır ve çene bunu tetikler. Evdeki hanım dırdırından akşama kadar eve gidemeyen erkeler bilirim.

      Uzun lafın kısası Sevgililer günü, gül, çiçek ve hediye olmamalı. Sevgi önce kalplerde saygı, anlayış, sevgi ve sorumluluk getirmeli. Kuru kuruya sevmek hiçbir şeyi halletmiyor, sorumluluklar yerine getirilmediğinde sonuçta sevgide yok oluyor. Seven insanlar birbirinizi hoşgörü ve saygı ile karşılıyormusunuz, işte gerçek sevgi bu. Sizden mutlu ve bahtiyarı yok.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.