Bu yazıma feminist kadınlar çok kızacak biliyorum, ama hayatın gerçeklerini yazmak zorundayız. Şimdi çalışan kadınların, doğum izni, çocuk büyütme izni, erkek, kadın eşitliği ve birçok haklara sahipler. Rahmetli anamın ne hakkı vardı nede söz söyleme fırsatı. Erkekse söylesin çuvalla dayak yer, birde dışarı konuverirdi. Şimdikiler ise sana on fazla laf söyler, hiçte altta kalmaz, üstelik seni evden atıverir.
Bundan 30 sene öncesinden isterseniz biraz bahsedeyim. Kırsalda kadınlar ayrı şehirde pek ayrı değildi. Şehirde belli kesimin dışındaki kadınların ekserisi rahmetli anam gibi yaşar öyle çalışırdı. Ben anamda gördüğüm için anlatayım size, hem de rahmetli anam öğretmen hanımı idi. Köyde diğer kadınlardan farklı yaşamı yoktu.
Tam bu mevsimde ağustos ayı tarhana yapardı. Yoğurtlu tarhanayı kaynatır, ayakaltında olmasın diye çavdar saplarını dam üzerine serer tarhanayı oraya döker kış hazırlığı yapardı. Bizde çocukken anam görmeden hafif kuruyunca çok lezzetli olurdu, bir yerden çıkar yerdik.
Tam üç ayrı bahçeye sebze ekerdi, bunun içinde domates, salatalık, fasulye, soğan, patates, lahana, sarımsak, şalgam, havuç, maydanoz, yemekler için irahan ve pırasa ekerdi. Bunların tamamından kışlık yapardı, kuru fasulye ise buradan kalkardı.
Bunun dışında nohut ve mercimek yine tarlalara ekilir kışlık depolanırdı. Harman zamanı şimdiki gibi biçerdöver olmaz ekinler orak ve tırpanla biçilirdi. Bende çok tırpanla ekin işledim sap sürdüm. Saplar döven dediğimiz dişili tahta ile at ve öküzle samana dönüştürülürdü. Hemen harman sonu kışlık unlar değirmenlerden yaptırılırdı.
Her evde mutlaka birkaç inek ve 40-50 koyun olurdu. Her öğleyin bunlar sağılıp makinede çekilir tuluklara doldurulurdu. Çünkü kışlık yağ ve peynir bu şekilde hazırlanırdı. Son baharda yayıklar ortaya gelir ve tereyağları yine kadınlar tarafından yapılırdı.
Bahçelerin dışında çok kadın kuru fasulye için birkaç dekar fasulye ekerdi. Yine aynı şekilde patatesler ekilirdi. Bunlar çok zahmetli işlerdi, çapasıydı yolunup kaldırılmasını hatta bazılarını kışlık yemek için kurutulmasını yine hep kadınlar yapardı.
Ardından bağ bozumu gelir önce siyah üzümden kurutulmuş üzümler toplanır. Ardından çekmezlikler kesilip havuzlarda çiğnenip kaynatılarak pekmez yapılırdı. Pekmezin yanında pekmez tarhanası ve kabak leçerleri de yapılırdı. Mantı makarna kesilir, kışın yakacak tezek yapımı. Bunları hep kadınlar yapardı, erkekler çok nadir bu işlere yardım ederlerdi.
Bulgurlar kaynatılır bir süre kurutulur, sonra el değirmenlerinde seyyar değirmenciler çeker torbalara doldurulurdu. Hatta aşlık dediğimiz buğdaylar çevirme taşlar olurdu, burada analarımız kabuğunu almak için çekerlerdi. Hatta bulgurların kabuğu gitsin diye içi oyuk sokulu taşlarda dövülürdü.
Kış ekmekleri ise imece usulü ile yapılır, soğuk havalı evlere adam boyu kayılır kış boyu yenirdi. Hele ekmekten sonra tandırlara konan çömlek fasulyelerinin kokusu yüz metreden hissedilirdi. İnanmazsınız ama o fasulyeleri çok yufkaya dürüm alıp yemişimdir.
Harman kalktıktan sonra kışlık için hayvanlara saman evlere istif edilirdi. Saman damlarının önüne babalar tarafından yıkılan saman kadınlar tarafından içeriye atılıp çiğnenirdi. Hangi işi kadın yapmazdı ki, kadınların işi tam bir kölelikti. Hele birde birkaç çocuk varsa her şey analarımızın gözüne bakardı.
Şimdiki kadınlıkta ne var, böyle kadınlığı anam mezardan kalksa 100 sene yapardı. Çamaşır makinesine çamaşır atmaktan, evleri süpürüp temizlemekten aciz hanımlarımız nerede ise eşinin önüne yemek koymaktan aciz, nerede ise her gün dışarıdan yiyecekler. Eskiden şimdiki gibi teknolojimi vardı, yemekler ocaklarda pişer, gaz lambasında takip edilirdi. Şimdiki kadınlar yatsın kalksın hallerine şükretsin, hiç değilse kocasına bir kaşık çorba pişirsin. Ben kıyaslama yaptım değerlendirme sizlere ait.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.